Rahatsızım...
Sürekli olarak can sıkıntısı içinde zaman öldürüyorum. Fona hüzünlü bir şeyler atıp, elime bir kadeh ağzına kadar dolu şarap bardağını alıp -neden şarabı az doldururlar ki bak merak ettim araştırayım bir ara- ,camdan dışarıya bakmak istiyorum. Ama gece yarısı olsun, hep özeldir benim için nedenini bilmesem de. Bir de tabi yıllarca şeyi tartıştım kendimle ama bu tartışmayı kendime saklayıp kurduğum ambiyansa geri dönüyorum. Bu arada fona da Princess Chealsea'dan -ki yeni tanıdım kendisini- too fast too live parçasını aldım müziği ruh halim için iyi geldi. Biraz daha kaptırsam ağlayabilirim bile. Aklıma önce eski mutlu olduğum günleri getiririm, daha sonra şu anki halime acırım, belki en sona da ne olacağım ben böyleli bir soru işareti bırakıp, derin bir iç çekerim... Hoş olmaz mı ? -evet evet kesinlikle sevdim bu ilk defa dinlediğim parçayı-
Gökyüzü berrak olsun, hatta ay'ı görebileyim, mümkünse önümde koca koca çirkin binalar olmasın tamam olabilirler ama en azından aramızda biraz mesafe olsun. Çocukluk -kınalı yapıncaklık- yıllarımın altın çağında hayallerle büyüttüm ben kendimi. İlginç hayaller kurdum hep.
İlk hayallerimi hatırlıyorum; mamakta bir gecekonduya gidin onun salonunda iki kanepe bulacaksınız, cam kenarında olanında bir kız çocuğu, bitişik evin duvar tarafında ise kızdan iki buçuk yaş büyük bir erkek çocuğu, erkek kız çocuğunun gece, cadı ,inler-cinler, büyüler gibi bir çok fantastik şeyden duyduğu korkudan yararlanarak son hamlelerini yapıp küçük kızın sadece burnu ve gözlerinin bir kısmı dışarıda kalacak çekil de koza gibi yorgana sarılmasına kahkahalarla gülerken çocuk kalbinde kendi korkularını bastırmaya çalışıyordu. Kız yıllar sonra bu sayede karanlığa alıştığını ve korkmadığını anladığında sevgili abisinin henüz bunları yenemediğini görünce önce kahkahalar attı sonra çocuk kalbinde sevgi beslemekten öteye gidemedi. tabi bir de her zaman ki gizemli durumlar ve merak kavramlarını arkasına aldı ama bu durumu yıllar sonra abisin yeni evinde gece sohbetinde sordu ve bütün cevaplarını aldı =). tabi ki siz bunları şimdilik öğrenemeyeceksiniz.-nihahah-... Neyse şimdi siz bu küçük kızın yanındasınız ve onun zihninden çıkan sihirli kalemle çizeceği dünyayı görceksiniz. Hmm şimdi düşününce çizdiği bir çok renkli kareler canlandı gözümde acaba hangisiyle başlasam... tamam evet ilk aklıma geleni anlatacağım önce.
Ve kız hayal eder...ta ta ta taaaaam
Gece içeriye giren ışıltılarla uyanmıştı. Acaba sabah mı oldu da güneş içeriye doğdu dedi önce, ama çok kısa süre sonra bunun başının arkasından tek bir noktadan geldiğini anladı. Korku ve merakın verdiği enerjiyle hızlıca yatakta doğrulup sıkı sıkı sarıldığı yorganından gözlerini çıkararak anlamaya çalıştı önce. Abisiyle kendi yatağı arasında kalan köşe boşlukta kendinden biraz daha büyük bir yumurta şeklinde garip bir hale vardı. Hemen seslenmek istedi abisine bunu yalnızca o açıklayabilirdi, sonuçta o abiydi, ama nafile sesi çıkmadı. Birden sanki televizyon ekranı gibi görüntüler belirdi bu halenin içinde; önce kuş bakışı bakılan bir orman ve giderek yakınlaşan kamera bu ormanda dolaşmaya başladı. Kız önce sarıldığı yorganı yavaşça açtı garip bir güven duygusu vermişti bu görüntü sanki bildiği bir yerdi yabancı değildi ona, yatağın içinde eli uzakta ilerlerken bir yandan da sesine tekrar kavuşmaya çalıştı ama bir türlü başaramadı. Derken aniden görüntüde ondan biraz daha büyük bir erkek çocuğu belirdi, sanki ona bakıyordu bu tanıdık sima ama onu göremiyordu. Birden onunda kendisini görmesini deli gibi istediğini farketti kız ve çocuğa daha yakından bakmak için son bir adım daha yaklaşırken farkında olmadan eli görüntüye değdi ve aniden masal kitabında ki Alice gibi bir çukurdan düştüğünü hissetti. Ama o hiç kimsenin olmadığı bir ormana düşmüştü. Bayılmadan önce son hatırladı avazı çıktığı kadar çıkan kendi sesi ve bembeyaz bir şeyin ona adıyla seslendiğiydi...
Evet böyle başladı ilk hayali içinde kahramanlık, kader, aşk, bilgelik, sadakat ...bla bla bla yani kısaca bir filimde ya da dizide bulabileceğiniz tüm öğeleri içeren düş.
O gün bu gündür kazık kadar olsa da düş olduğunu, asla gerçek olmayacağını, gerçekliğin çok farklı olduğunu bilse de kız çocuğu bunları göz ardı edip sarıldı hayallerine tıpkı küçükken yorganına sarıldığı gibi... Sadece çok yorgunken hayal kuramıyordu başını yastığa koyar koymaz ve ilk hayal cümlesine söylediği anda zihni yakalayamadığı diyarlara çoktan gitmiş oluyor. uzun süredir hayal kurmak durumunda olan sevgili yapıncağımız azıcıkta olsa büyüdüğünün farkında ve bu yüzden yorgunluktan yatağa düştüğü günleri özlüyor. hani 1 dk daha uyusa mutlu olduğu günleri. Çalışmak güzel şey diyip durur zaten minikliğinden beri ama madem öyle neden bu kadar tembel...
Bir şey var çözemediği ve beklediği. belki de çok fazla hayal kurmanın etkisiyle gerçeklikten ayıramadığı bir şey... Beklemeden sıkılmayacak belki ama artık beklememesi gerektiğini bilecek durumda... bakalım yapıcağımıza neler olacak. yeni düşler kurabilmesi için gerekli yeni havayı taşınacağı şehirde bulabilecek mi? ta ta ta taaaamm...
Evet herkesin içinde ki "bir şey"lerini bulmasını dilerken "rahatlamamış" bir şekilde fondaki parçayı bir kez daha dinleyerek veda ediyorum...
baş baş...